9 Ağustos 2010 Pazartesi

bay hiçkimse


"hiçbir şey gerçek değil, herşey mümkün" diyordu mr. nobody isimli filmin tanıtıcı sloganı. 2 saat 10 dakika süren bir görsel-zihinsel şölenden sonra kafamın içinde slogana inat "hepsi gerçek, hepsi mümkün" diye bir düşünce bağıra çağıra gezmeye başladı tabi ki. hayat dediğimiz sadece bir kere yaşadığımız ve tercihlerimiz sonucunda ilerlediğimiz, tek bir yol mudur ki aceba? yoksa aynı ve / ve ya farklı zamanlarda, farklı hayatları sürdürebiliyor olabilir miyiz ki? birinde aldığımız kararların sonucunda bir diğerinde bütün taşları yerinden oynatıyor olmayalım? sonuçta bu ve benzeri soruları kafada döndürdükçe döndürmek; ve bir türlü tatminkar bir cevap bulamamak hoşunuza gidiyorsa, bu filmi mutlaka izleyin derim.

filmi çekici kılan bir başka durum da (bakın baştan söylüyorum: gay değilim, ama bu herifi oldukça beğeniyorum :P) daha önceden beyaz perdede requiem for a dream, fight club ve american psycho gibi başarılı yapımlarda izlediğimiz ve 30 Seconds to Mars isimli emo-core grubunun lead vokali Jared Leto beyefendinin ta kendisi. hani "allah sahibine bağışlasın" denir ya bizim kültürde, aynen o durumdaki bir insanevladı bence kendisi. bu filmde de nemo nobody isimli karakterin, çocukluğundan ölümüne kadar yaşayabileceği farklı hayatların öykülerini başarıyla yansıtmış. birbirinden farklı saç kesimleri ve tarzlarla tam bir Jared Leto show izliyomuş gibi hissettim kendimi.


evet, sanırım saçlarım böyle gözüksün istiyorum


bütün krediyi başrole atfetmek de bu film için büyük ayıp olur. keza, 1975 belçika doğumlu yönetmen Jaco Van Dormael'in, bu filme sürreal bakış açısını katması ve renklerle bir ressam edasıyla oynamış olması açısından çok değerli bir yönetmenlik ortaya koyduğunu söyleyip; onun da hakkını teslim edeyim. mr. nobody öncesi çalışmalarına vakıf olmasam da, bundan sonra çekeceği filmlerin şimdiden meraklı takipçisi olduğumu eklemeliyim.

izleyin!

Hiç yorum yok: